Fatıma Tüz Zehra, hüzünler evinin nazlı çiçeği Altı ay ağladı, altı ay yapraklarını döktü Babasının kabri başında ağladıkça soldu, soldukça ağladı İşte yine ağlıyor, yine soluyor Ayakta duramıyor bir yaprağın düşüşü gibi çöküyor kabrin başına Bir avuç alıyor kabrin toprağından, okşuyor, kokluyor ve ağlıyor Babasına sesleniyor hıçkırıklar arasında Hem öyle bir sesleniş ki biz duyuyoruz asırlar sonrasında Şöyle diyor Hz. Ahmet'in türbesindeki kokuyu bir kez hisseden artık yaşadığı sürece güzel kokular koklamasa ne çıkar Birisi kat kat toprağın altındaki babama desin ki Hıçkırıklarımı ve sesimi duyurabilseydim eğer ona derdim ki Senden sonra üzerime öyle musibetler döküldü ki Şayet bunlar gündüzün üzerine dökülseydi hepsi karanlık gecelere dönerdi Ne zaman gecenin bir vaktinde dalın üzerinde ki kumrunun ağlayışını duysam Ben de onunla sabaha dek ağlarım And olsun ki bundan sonra hüzün benim tek sırdaşım olacak Ve yemin ederim ki boynuma takacağım tek gerdanlığım da Senin için dökeceğim göz yaşları olacak Sen, bütün insanlığı aydınlatan bir nurdun Karanlık gecelerimizde ki dolunaydın Sana iniyordu Aziz ve Celil olan Rabbimizin ayetleri Ve Ruhul Kudüs Cebrail di ziyaretçimiz Sen gidince o da terketti bizleri Ve bütün hayırlar perdelendi artık bizlere Ah, keşke ölüm senden önce bize uğrasaydı Bizi bırakıp gidişinden sonra sana kavuşmamıza engel olan nice perdeler girdi aramıza Onca genişliğine rağmen artık şehirler bana dar geliyor Hasan ve Hüseyin toza toprağa bulandılar, bu da bana zor geliyor Artık bize sadece ağlamak düşüyor Yaşadığımız sürece, hem de öyle bir ağlayış ki, gözlerde bir damla yaş kalmayıncaya dek Sana olan hasretim dayanılmaz bir hal aldığında ağlayarak seni ziyarete geliyorum Kabrinin başında ağlıyor ve inliyorum Ama ne çare ki hasretinden şikayet eden bana, sen hiç cevap vermiyorsun Ey toprağın bağrındaki babacığım Sen öğrettin bana ağlamayı Ve ancak seni anmakla unutuyorum bütün derdimi, kederimi Her ne kadar sen toprağın ardında, benden uzaktaysan da Bu mahsun kalbim seni asla unutmadı ve unutmayacak ♪ Fatıma Tüz Zehra, hüzünler evinin nazlı çiçeği Altı ay ağladı, altı ay yapraklarını döktü Babasının kabri başında ağladıkça soldu, soldukça ağladı Altı ay sonra gözünde yaş, yüzünde sevinç, ebedi aleme göçtü