Alemlerin Rabbi olan Allah Bir peygamber gönderecekse eğer Yıldızlar duyurulur bu haberi Kamer menzillerinde üç yıldız doğar Üç yıldız kainatı bu haberle müjdeler Şimdi son kez doğacak yıldızlar Müjde üstüne müjde Nur üstüne nur gibi Şimdi son kez müjdeleyecek O son aziz peygamberi Elli iki gün var Hanei saadette hüzün ve sevinç iç içe Tesellisini bekliyor annelerin annesi Eşini kaybetmiş hazin bakışlarıyla incisini bekliyor Belki o minik kalp atışlarını duyuyor Belki göz yaşı döküyor babasız dünyaya geleceğine Ama taşıdığı rahmetin farkındadır Hazreti Amine Tam elli iki gün Ve yıldızların da ötesinde hazırlıklar Kuşlar var kuşlar Bakışlarıyla mesafeler aşmakta Kuşlar dünyadan çok uzakta ama hızla dünyaya yaklaşmakta Tam elli iki gün var Mekkei mükkereme de bir felaket haberi Yemen valisi Ebrehe Kabeye saldıracak Abdul Muttalib'in alınan iki yüz devesi Mekke reisi develerini istiyor Kabenin sahibi Kabeyi korur Ebrehe öfkeli Onu bana karşı kimse koruyamaz diyor Kureyşin ulusu son sözünü söylüyor Ben ona karışmam işte sen işte o Elli iki gün var Mekke halkı tepelere yürür dağ başlarına Mekke boşaltılır Harem-i şerif mahsun Abdul Muttalip mahsun Kureyşin ulusu kabenin halkasına tutunur İlahi Dokunulmazlığı tehlikeye düşenleri koru Kabeyi ve Kabe halkını koru Ve ardından oda yürür dağlara Bir tek örtüsü kalır Kabenin Yemen alacası bir örtü Hane-i saadet yalnız makamı İbrahim yalnız Hicri İsmail Hacerul Esvet Ve kabei muazzama Yapayalnız Ve kuşlar Ayak yapılarından belli ki Sadece uçmak için yaratılmışlar Bir yere kesinlikle konmıcaklar Kuşlar hızla dünya semasına yaklaşmaktalar Elli iki gün var Muhassap vadisinde Ebrehenin ordusu En önde devasa bir fil Ardında altmış bin sefil Kabeyi yıkmak için harekete geçiyor Daha adımı atmadan fil Ebrehenin yol göstericisi Tufeyl Yaklaşıp kulağına bişeyler fısıldıyor Mamud sağ ve selametle geldiğin yere dön Çünkü sen Allah'ın dokunulmaz kıldığı memlekettesin Ve tufely de çekilir dağlara Ve fil dizlerinin üstüne çöker Ordu da bir kargaşa ne oldu bu file Yönü başka bir terafa çevirilince koşuyor hem de delice bir süratle Ama Kabeye doğru döndürülünce yüzü kapanıyor dizlerinin üstüne Ucu sivri demirler sokuluyor burnuna Mamut kalksın ve yürüsün diye ama nafile Tam o esnada gökyüzünde Yemen tarafında bir karartı Kapkara bir bulut gibi deniz üzerinden git gide yaklaşan Yaklaştıkça netleşen bir karartı Ve dehşetle açılan gözler Ve sapsarı kesilen yüzler Bir ses dayanabilcekseniz bakın diyor Çünkü gökten Ebabiller yağıyor Yeryüzünde hiç görülmemiş kuşlar İrili ufaklı bölük bölük fırka fırka Birbiri ardınca başları vahşi hayvanların başı gibi Gagalarında ve ayaklarında taşlar pişirilmiş çamurdan Kanatları benek benek kar beyazı O ilahi nurdan ve alınların da bir yazı El kahhar (el kahhar) Belli ki azap için yaratılmışlar İşte başlıyor azap Ebreheyle altmış bin kişilik ordusu Ve sicim gibi yağan taşlar Taşlaşmış yürekleri söküp çıkaran taşlar Elli iki gün var Kabe yalnız değil Kabe sahipsiz değil Ve haykırıyor Kabe hani nerde ordunuz Hani gururlanıyordunuz Hani kaçış yurdunuz Hem nereye kaçıyorsunuz Takip eden Allah Nereye kaçacaksınız Takip eden Allah Bugün fil ordusundan bu azabı tatmayan hiç kimse kalmayacak Ebrehe mağlup galip olan Allah Biliniz ki sonunuz alevli bir ahtır İmtikam alanların en hayırlısı Allahtır Ya Rabbi Bugün ve bugünden sonra eğer Eğer bir ebrehe ruhu toplayıp ordusunu Yürürse haremine nolur ebabillerini gönderme Muhammedi muhabbetle dolu bir tek kalpte duruncaya dek Gönderme azap kuşlarını O gün dağlara çekilen halk nasıl korku içinde izlediyse onları Bugün Ebabiller izlesin bizi Ve yeryüzü duysun sesimizi Kabei muazzamanın koruyucusu biziz Çünkü biz (çünkü biz) Ümmeti Muhammediz (Ümmeti Muhammediz) Ebabiller uzaklaşırken Mekkeden Kabei muazzama gönüller sultanını bekliyor Anneler annesi gülünü bekliyor Tam elli iki gün var