Gecenin içine düştü senli hatıralarım Kanar ağlarım, yanar ağlarım Mağduriyetim hükümsüzdür Susuz bir yaz gibi geçtin ömrümün kangren damarlarından Ne zaman karabiberli sıcak bir çikolata hazırlasam Sen gelirsin aklıma sonra bir mum yakar Doyasıya ağlarım, kim bilir şimdi neredesin Ben sende ağlamayı gördüm, ağlatmanı öğrendim Bir sabah bin bir kırık içinde yola koyduğunu Göz yaşımla boğduğunu, kahrolduğumu Ve ortalık yerde bırakıp gittiğini gördüm Mağduriyetim hükümsüzdür Çığ düştüğü gece karlar şehriydi yürüdüğümüz Ve sabaha kadar paltomun altında kalışımız Sonra mecburi sokuluşun bütün ömrüme bedeldi Nefesim boynunda, tenin tenimdeydi, sıcaktı yani Gün doğumları sende hep ayrılığı tetiklerdi Bir defa ezber bozsan neyin eksilirdi Ben sende hep acıları sevdim Ve ayrılığı tescillese de vefasızlığın Giderken kızıl saçlarında ki yangını sevdim Çok yalvarmıştım, susamıştım bir yudum sana Yanmıştım, çöl ortasındaki acıyı bal eylemiştim Kurda kuşa yem olmuş sevmekten vazgeçmemiştim Ya sen bir kere bile arkana bakmamış Mataradan artakalan bir damla suyu çok görmüştün Sensizlikten yanan çatlayan dudaklarıma Mağduriyetim hükümsüzdür Şimdi sen bende neyi sevdin Sen bende; acı çekmemi, yokluğunda deli olmamı Dağları taşları aşıp, karı kışı hiçe sayıp sana gelmemi Gözyaşları içinde yola koymayı, hep buruk Hep üzgün kalmamı, sensizlikle cezalandırılmamı sevdin Sen bende bir aşığın yok oluşunu sevdin Ben sende; senin benden kaçışına rağmen Her şeye, yok oluşuma aldırmadan sevdim seni Ben bende seni sevdim Sen sonuna kadar Acı biçsen de ömrüme Ben bendeki seni sevdim Mağduriyetim hükümsüzdür