Senin savaşında telaşla koşturan bi hiçim ben Affet, çıkmak bilmedim hiç içimden Gökyüzü tanıktı zamanın geriye akışına Affet, hiç bişey gelmedi ki elimden Suçlusu benim Defterlerin arasında yaşayan bi çocuk oldum Öldüm ama hiç yaşlanmadım Geçmişimle geleceğim arasında konakladım Bakışlar uzaklaştı tuhaflaşıp duraksadım Dünya uzaktı rüzgar saçlarına dokununca Küçük bi banktan gökyüzüne bakınca Rüyam uyuya kalmak gamzelerinin koynunda Senin inci mercan, benim giyotin olsun boynumda Biliyorum ki şikayetçisindir benden Başıma dört bin küsür bela dört bi yerden Herşeyi unutup bi gökkuşağına tutunup Kaçmam gerekli bir an evvel benden Dur dünya! Yoruldum bu rüya yaktı yıktı kalbimi Dur dünya! Yoruldum yalnızlık yıktı gitti dengemi Dur dünya! Yoruldum bu rüya yaktı yıktı kalbimi Dur dünya! Yoruldum yalnızlık yıktı gitti dengemi İbaret-i tekerrür yaşananlar hala aynı Bıraktığın yerdeyim adımlarım hala aynı Hala hayallerin başrolündesin Vapurlar, rüzgarlar, sokaklar hepsi aynı Bi yanım düşünüyordu bi yanım donukken Bi baktım, yok oldum gittim, yer başımın üstünde Sonra sesizleşti birdenbire saniyeler Bi kaç adım sarhoşluk, çaresizliğe bahaneler Tanıyamadım ilk bakışta kendimi Bu ilk değildi belli ki Gözlerimde gözlerinin izleri Kaos benim kadar gerçek içimdeki Yaktım içimde, senin için biçimlenen bu şiirleri Rotam ileri fakat gözüm geçmişe bakar Gamzelerinde filizlenen o gülümseme yalan Bugün dünü arar, bugün dünü yakar İstanbul gibiyim bi araya gelmez iki yakam Dur dünya! Yoruldum bu rüya yaktı yıktı kalbimi Dur dünya! Yoruldum yalnızlık yıktı gitti dengemi Dur dünya! Yoruldum bu rüya yaktı yıktı kalbimi Dur dünya! Yoruldum yalnızlık yıktı gitti dengemi Dur dünya! Yoruldum bu rüya yaktı yıktı kalbimi Dur dünya! Yoruldum yalnızlık yıktı gitti dengemi