Ağrı tanı merkezinde ilk sabah çare bulmaz bir sızı kutular içinde saklı kalanlar Kırmızı kurdele, okumayı söktüğümde göğsüme takılan On mektup, ilk sevgilimden kalan üzeri karalanmış satırlar, kendi tarihini anlatan Dağılan, savrulan ne varsa aslında onlardan kalanlar şimdi bu ağrıyı yaşatanlar Yeni öğrendim anılardan çalınıyormuş meğer ömründen çıkanlar Su altında kırdığım bardak, Parmağımdaki kesik, Suda dağılan kırmızı duman, Hiç unutulmayan; "Bi daha görmeyecek miyim seni?" diye soran Kargacık burgacık bi çocuk yazısı, yeni yılımı kutlayan şimdi genç olmayan yüzler, hava alanında el sallayan Ağrı tanı merkezinde ilk sabah Artık çekmecede ömrümün artıkları Gece ve yıldız gerekmiyor anımsamak için sırtımdaki sızıyı Duyduğum yerde o şarkıyı, Doluyor kesip attığım, sildiğim, yok saydığım boşluklar Ve tarih tutmuyor şimdi yeni alışkanlıklar Ağrı tanı merkezinde ilk sabah Ayrılıklar, diş ağrısı gibi ölümler, kalp ağrısı gibi Yok sayanlar, göz ağrısı gibi Ağrıyı tanımak, artık ne işe yarar? Ya doya doya ağlamak...