Sana bu satırları ılık bir sonbahar akşamının Felç olmuş köşelerinden yazıyorum Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında Saatlerdir boşalan kadehlere şarkılarımı dolduruyorum Her zeytin tanesine o o simsiyah bakışlarını koyuyorum Ve, ve kaldırıyorum kadehimi, bu rezilce yaşamın şerefine içiyorum ♪ Burası Agora Meyhanesi Burada yaşar aşkların en şahanesi ve en divanesi Burada saçların her teline bir galon içilir Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir Sen, sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin Ama bu sekiz köşeli meyhane seni bilir Burası Agora Meyhanesi Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde... Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorum Elimde değil; bu bir, bu bir namuslu serserilik Dışarıda hafiften bir yağmur var, bu gece benim gecem Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum Ve, ve sana susuzluğumu... Biraz sonra plaklarda şarkılar susar Kadehler boşalır, mezeler tükenir, umutlar biter Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden Bu sarhoş şehrin üstüne Sen, sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma Mendilimdeki o kızıl lekelere de boşver Yarın, yarın gelir çamaşırcı kadın Her şeyden habersiz onu da, onu da yıkar Sen, sen mesut ol yeter ki; ben, ben olmasam da ne çıkar Dedim ya; burası Agora Meyhanesi Bir tek iyiliğin bütün kötülüklere meydan okuduğu yer Burası Agora Meyhanesi Burası kan tüküren mesut insanların dünyası... Canım doya doya sarhoş olmak istiyordu Canım doya doya sarhoş olmak istiyordu Seni aradım kadehlerdeki dudak...