Günün birinde lanet bi' ufunet basar İşte o ruhunda yarattığım felaket kadar Gerekmez icazet falan, bedenin sefalet tadar Garip gurebanın hayalini necaset sarar Ve bize metanet kalan, lan hayır onlar da mı eskidi? 93 tarihli soluk akşam gazetesi Bi' mahalle abisi, küçük bi' savaş gazisi Semtindeki tek zengin züppenin fedaisi Eski bi' roman sanki anımsarken hatıram Her satır hayli silik ve yok bu rüyadan kaldıran Neden eskilerden bahsedip duruyom? Çünkü bugünlerde hiçbi'şey yok eskileri andıran Neden bu tripteyim diye düşünüyom şu an 20'li yaşlarda 30 kadar yaşlanan Bi' insan için gayet normal olmalı Bu şu şekil şarkılar yazıp da dünyadan uzaklaşmak durmadan ♪ Bi' Eylül akşamında kulağımda çalmıyorsa aynı şarkı Yahut bakmıyorsa annem artık pencereden Fazla konuşmama gerek yok Çünkü bunu duymanızı dahi pek istemem Ne kadar suni hayatların içindeyiz di'mi? Sanki arkadaşlar eriyip gidiyor gibi Hani çekersem bi' fırt kızılcık şerbetinden Kan kusar durur da kıpırdamam yerimden Diz kapaklarımda kabuk tuttu çocukluk Ve kabuk kalktığında 20 yıllık burukluk Mahalle kavgalarında en önde gör beni Sanki cesareti gazetelerden bulurduk Babaannem derdi: "Akşam oldu Uğur dursun artık" Yıkardım her şeyi, babam gelirdi yorgun argın Akşamın altısını biraz oldu daha geçeli Kırmızı Skoda'yla koşarken uygun adım Uçmayı kurguladım doldurup sayfaları Onlarca kanat çizdim, izleyip uçurtmamı Sanki bi' yol vardı kaçırdığım gökyüzüne doğru giden Bekledim bi'gün beni de almasını Uçmayı kurguladım Çünkü o yıllarda küsmemiştim hayaller kurup göklere bakmaya Şimdi buz dağından farksızım Ne oldu da alıştım böyle soğuk biri olmaya?