Gözlerimin önünde Çıplak ve zayıf bir çocuk... masum Yalınayak bir kadın... Çok eski ve bakımsız bir etek Aklımın ucunda Bir nesne Toprağa dayanmış bir ağaç Masa üstünde bir bardak Yolda duran bir taş Bir makinenin hayati vidası Düşlerimin başı ya da ortalarında bir yer Ama sonu değil Kulaklarımda çılgın bir ses Burnumda ten kokusu Ses öylesine çekici öylesine yaralayıcı Koku öylesine rahatsız edici öylesine insancıl Gözlemlerimde mutluluk, hayallerime yeni bir kapı Ciğerlerimde bir duman ki, tehlikeli bir huzur Su, Biraz yeşil, biraz gökyüzü Derinlik ve derinleştikçe derinlik Toprak ve dokundukça toprak Daha da toprak daha fazla toprak Ve bir kök Düşlerimin ortalarından biraz sonra Ama sonlara yakın değil İlerledikçe azalan güneş, İlerledikçe artan farklı bir ışık Uzak ama gidilebilir Durdukça bir uğultu Yaklaştıkça korkutan bir sezgi Ne düzenli bir dağınıklık Ne karmaşık bir topluluk Ne yalın bir çeşitlilik Kadın yürüyor ama çok soluk Yüzü asık ve biçimsiz, yorgun ve bitkin Çocuksa oturmuş Sırtını yasladığı hiçbir şey yok Çok yalnız hatta yapayalnız Düşlerimin sonuna doğru Karnımda ağrılar var Yüzüm utancımı gizleyecek kadar güçlü Bedenim çekingenliğimi Rutine uyanmak üzere olmanın burukluğu İçimde dolaşan hayvanlar saldırgan Çelişki ve daha çoğu Çelişkiler Düzensiz bir dağınıklık Toplu bir karmaşa Şimdi çocuk da kalktı ve gitti Bu yöne bakmadı bile Düşlerimin sonu