Bir dur Bir sor Yok mu bir yol Karanlıklarıma doğ "Kaybolup gidelim" de Sonsuza Güç topluyordu karabulutlardan Bugün yağmur olup yağacaktı kara bahtının üzerine Üzüldüğü tüm hatıraları yakacaktı geçmişten Yeminle unutacaktı hepsini Allah belamı versin hepsini unutacaktı Yaraları sarılacaktı hiç hissedemediği merhamet ve sevgiyle Güvenle sarılacağı bir umudu olacaktı Mutlulukla özleyecekti geleceğini ayırıp Hayallerle süslediği acı geçmişinden Hüzün duvarlarına yazılmış tüm acıları silip Yeniden yazacak gücü vardı Kurak çöllere dayanacak kalbinin örgücü Öcü alınmışcasına yalnızlığın Sadece mutlu anlara takılıp kalacaktı Sözü vardı tüm yaşanmamışlıkların İçine atılan sesi çıkmayan yılların gerdanına bıraktığı şans öpücüğü Geçen tüm yılların hatrına Kalbine verilmiş son bir kez daha doğ! sözü Bir dur Bir sor Yok mu bir yol Karanlıklarıma doğ "Kaybolup gidelim" de Sonsuza Bir dur Bir sor Yok mu bir yol Karanlıklarıma doğ "Kaybolup gidelim" de Sonsuza İlham dalgalarıyla kalbinin kıyılarına vuruyordu umudunun kırık parçaları Sel felaketi gibi hatıraları örtüyordu toprakla cesetleri saklarcasına Bir de utanmadan gülüyordu Sen her yorulduğunda Her ağladığında, dayanamadığında ve yeter diye haykırdığında O "A ha işte buraya kadar!" deyip Yaşanmışlıklar gizliyordu Bu son! Bu son! Diyordu Şanssız bir kaderin mahkumusun diye bağırıyordu İsyanını, direnişini, inadını görmeden Ve bal gibi biliyordu Bilendiğini, her darbede daha da güçlendiğini, yaşamaya kilitlendiğini Bugün eski tanrıları şaşırtacaksın Kaderin tüm olmak zorunda olanlarına inat Son bir kez daha doğacaksın küllerinden Beyazkin kuşum Sonsuza uçacaksın Bir dur Bir sor Yok mu bir yol Karanlıklarıma doğ "Kaybolup gidelim" de Sonsuza Bir dur Bir sor Yok mu bir yol Karanlıklarıma doğ "Kaybolup gidelim" de Sonsuza