Jonathan kadar özgür artık Gökyüzünden yere çakılmak için fazlasıyla yorgun, fazlasıyla buruk Bugün hava bulutlu değil, yanaklarına değen benim Doktorum değilsin artık, dikişler kabuk da bağlamaz ki! Dik yokuşlar tükettik, bu kahır çift biletli Sanki bir uçurumdan bu şehri izliyor gibiydim Sendeledim, "Dur!" dedim, bir dakika düşün Beceremezsen eğer yardım iste benden Bu sessizliğe iz düşüm Bu paragraflar hicran, ben benimle kal'cam Başın dertte, tamam, sen de benle sabaha kal'can Bir tütün yakıp gecenin kulaklarına as'cam Sol cebimden fotoğrafını çekip yere bırak'cam Tütsüler kitaplar ciğer pare pare Şehre tütün sarar, ayıklamaz tane tane Ölümler, yaşamlar, çocuklar, vapurlar Aynı gökyüzünden öteye gidemeyeceğin bir yerde On beşinde bir fidandı 21 yaşımda Özgür bir dünya hayal etti 19 yaşında En felaket dönemlerde olacak iş mi bu derken Çelme yedim 27 yaşımda Tutundu zamansız, parmaklarımsa saçlarında Anlam arama asık yüz ve çatık kaşlarımda Bir gece bir bankta suskunum, ne kadar sahici? Tek yaşamak dahice, bozul'cak tüm ezberin Sokaklarsa zemheri, aslında güneş var tepemde Sırtımda çantam, kafamda cap'im üstümde montum Belleğinden temizlen'cek durak ve caddeler Ya bir gün görürsem, işte asıl korkum Tüm görüntüler donuk, yüzümse silik Köşe başında gördüm eski dostu, şimdi yitik Kapitalizme yenik düşen duyguların bitik Gidişler dakik, tamam, gelişler mi etik? Rüyalardan kaçmak için uykusuz saatler Daireler çizerdim yörüngende karşılıksız Uykusuz geçen geceler yorgun, kof vaatler Bir gün bir kriz anında kalcan ya arkadaşsız Yıpranı'can, sonrasında di'cen ben ne yap'cam? Korku'can ilaçlar çantanın cebinde dur'cak Hayal mi kur'can? Şiir mi yaz'can? Ölümler tüket'cen bu şehir çok soğuyacak