ANADOLU Utanırım Utanırım fıkaralıktan Ele, güne karşı çıplak Üşür fidelerim Harmanım kesat Kardeşliğin, çalışmanın Beraberliğin Atom güllerinin katmer açtığı Şairlerin, bilginlerin dünyalarında Kalmışım bir başıma Bir başıma ve uzak Biliyor musun? Binlerce yıl sağılmışım Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar Haraç salmışlar üstüme Ne İskender takmışım Ne sultan Murat ne yavrusu Göçüp gitmişler, gölgesiz! Nasıl severim bir bilsen Köroğlu'yu Karayılanı Meçhul Askeri Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini Sonra kalem yazmaz Bir nice sevda Bir bilsen Onlar beni nasıl severdi Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı Minareden, barikattan Selvi dalından Ölüme nasıl gülerdi Bilmeni mutlak isterim Duyuyor musun? Öyle yıkma kendini Öyle mahzun, öyle garip Nerede olursan ol İçerde, dışarda, derste, sırada Yürü üstüne - üstüne Tükür yüzüne Fırsatçının, fesatçının, hayının Dayan kitap ile Dayan iş ile Tırnak ile, diş ile Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni Gör, nasıl yeniden yaratılırım Namuslu, genç ellerinle Kızlarım Oğullarım var gelecekte Herbiri vazgeçilmez cihan parçası Kaç bin yıllık hasretimin koncası Gözlerinden Gözlerinden öperim Bir umudum sende Anlıyor musun?