Bu mektubu sana yazdım kıraç gözlü Anadolu Analara yâr olmayan yurt Ne zaman kırıldı beşiklerin? Bebeleri hangi kundağa sardın? Ben İlyas Salman Bugüne kadar kâh gıdıkladım halkımızı güldürmek için Kâh gözüne parmağımı soktum ağlasın diye Niye dedi eşim, dostum, arkadaşım, seyircim Niye böyle yapıyorsun arkadaş? Ya güldür bizleri bir günün beyliği beylik diyelim Ya üz, düşündür, ağlat bizi, derdimiz nedir bilelim Çıkardım şapkamı başımdan, koydum önüme düşündüm Niye ağlar bi' yanımız bi' yanımız gülerken? Niye kan tükürür de kimse anlamasın diye kan tükürdüğümüzü, kızılcık hoşafı içtik deriz? Bir yanımız çiçek açar, bahardır Bir yanımız yaprak döker, güz olur Gelmişiz ta uzak asyadan at sırtında Gelmişiz karadeniz kıyılarından, arap topraklarından at sırtında Sırf açlıktan atımızı yemeyelim diye inmişiz yere Bi garip göçebe halkız ki Apartmanda bile çadırda yaşar gibi yaşarız Derim ki, ya bizi gurbet diye bi ana doğurdu saldı yollara Ya anamız gurbet için doğurdu Geliriz Mardin'den, Kars'tan, Erzurum'dan, Malatya'dan, Tunceli'den, Diyarbakır'dan Gideriz İzmir'e, İstanbul'a, Münih'e, Berlin'e demir tozu yutmaya, yâd ellerin pisliğini süpürmeye Niye? Karabahtlı ak sakallı dedem derdi ki Oğul, Allah yürü ya kulum lafını fukara kısmına söylemiştir Çünkü zengin kısmı doğduğu yerde kalır Bak Alman milletine, niye gelmez Malatya'da çalışmaya? Anladım ki biz doğduğumuz yerde doymuyoruz, doyurmuyorlar, kahrolsunlar İsmailoğlu sefil Durmuş'u tanıdıktan sonra daha iyi anladım bunu Onun hikayesi halkımızın hikayesidir Aldı Durmuş görelim ne dedi ♪ Güle reyhan ekerim Çörtenden su çekerim Giderim gelsin diye Yastığa yaş dökerim Giderim gelsin diye Yastığa yaş dökerim ♪ Yoncalar biçildi mi? Mor çiçek seçildi mi? Bu nasıl dünya böyle? Sevgiden geçildi mi? Bu nasıl dünya böyle? Sevgiden geçildi mi? ♪ Serçe kuşu serçecik Bilekleri incecik Yiğidimi vurdular Uzun boylu, gencecik Yiğidimi vurdular Uzun boylu, gencecik ♪ Yeldir eser savrulur Sudur akar durulur Hak diyenin koluna Kelepçe mi vurulur Hak diyenin koluna Kelepçe mi vurulur