Anlatırken lafın gelişi çıt diye kırıldı deriz de Ses filan duyulmaz elbet kalp kırılırken İçinizde yankılanan gümbürtüyü bir tek siz duyar duyumsarsınız O da kulaklarınızla değil, gönül yordamıyla Kimbilir kaçınız Başka kimseciklerin bilmediği O korkunç yıkım gümbürtüsünü duydu içinizde Kimbilir kaçınızın kalbi çıt diye kırılıp dökülüverdi Kimseler fark etmedi... Dosttan, arkadaştan, yârdan, yavukludan Nasıl apansız geldi fiskeler, darbeler, depremler Kimbilir... Daha fenası, Zaten biz dışında herkesin bîhaber olduğu bu kırılmışlıkların acısını Yine bir başımıza dindirmek zorunda olduk En yakın arkadaşların, sırdaşların Durumları öğrenip içtenlikle yardım edişi Dertlere, sıkıntılara ortak çıkışı Elbette çok şey ama... Her şey de olamıyor ne fayda Eninde sonunda bir başımıza kalıyoruz Bir başımıza göğüslüyoruz kırgınlık zamanlarını Ve çevremizdekiler Mutsuz bir insan yüzü, Tatsız tutsuz bir kişilikle örselenmesin diye Insan içine çıktığımızda Sarı tebessümlerin, gülüşlerin, kahkahaların, Güyaların, gibi görünmelerin maskelerini takmış, Acemi oyuncular gibi salınıyoruz ortalıkta Başka n'idek ki... Yaşam da Evvel evet anlaşmalı olduğu sigorta şirketinin Zaman adlı eksperiyle Uzun süreler içinde onarıyor kırılmış kalpleri Güya... Ama eskisi gibi olamıyor tabi ki Bir yerlerinde hep çizikler, bozuklar Ucunda, kenarında hep yırtıklar, yamukluklar kalıyor çaresiz Anlatırken lafın gelişi çıt diye kırıldı deriz de Ses filan duyulmaz elbet kalp kırılırken O gümbürtüyü O gümbürtüyü yalnız Yalnız biz duyarız Yalnız biz duyarız Yalnız siz duyarsınız Yalnız siz Yalnız Yalnız